Michio Kaku bilim hakkında konuşan en önde gelen kişilerden biri. 1980’lerden beri popüler bilim kitapları yazan ve sayısız televizyon programında yer alan Kaku, bilimdeki güncel haberleri takip eden insanlar tarafından iyi tanınır. Bunlara ek olarak sicim teorisi gibi başlıklar üzerine makaleler ve ders kitapları yazmış (bunu yapan ilk insanlardan birisidir) saygı duyulan bir akademisyendir.
Bilimle uğraşan ve doğuştan bir merak sahibi insanlar gibi Dr. Kaku da geniş bir ilgi alanı yelpazesine sahip ve bunlar hakkında konuşmaya oldukça istekli. Kaku bu yazıda uzay yolculuğunun geleceği, nöroloji ve tıp hakkında düşüncelerini tartışacak.
Mars’ta İnsan Yerleşimi: Kaku, gelecekte Mars’a şehirler inşa edeceğimizi savunuyor.
Bunun için gerekli teknolojinin mevcut olduğunu ve asıl sorunun siyasi ve ekonomik kararlılık olduğunu belirtiyor.
İnsanlık Nasıl Gezegenler Arası Bir Tür Haline Gelecek
Bazı milyarderler, bilim düşünürleri ve Artemis projesinden sorumlu kişiler birbirinden bağımsız olarak insanlığın birkaç gezegende hüküm süren bir tür olması gerektiği sonucuna vardılar. Bu yeni bir fikir değil tabii, Dr. Kaku daha öncesinde bu başlığı Carl Sagan ile tartıştığından bahsediyor.
Dr. Kaku, Sagan’ın dediklerini şöyle aktarıyor: ‘Dünya, asteroitler, kuyruklu yıldızlar ve meteorlardan oluşan bir poligonun ortasında adeta. 65 milyon yıl önce dinozorları vuran şeye benzer gezegen avcısı klasmanında bir cismin bize çarpması kaçınılmaz. Böyle bir senaryo ihtimaline karşılık kendimizi güvence altına almalıyız.’
Dr. Kaku, Carl Sagan gibi, herkesi Mars’a veya Proxima Centauri B’ye (Dünyadan 4.2 ışık yılı uzaklıkta yaşanılabilir olduğu düşünülen bir ötegezegen) göndermenin gerekli ve hatta mümkün olduğunu düşünmüyor (masrafları düşünmek bile tek başına insanları, gezegenimizdeki yanlışları düzeltmeye itebilecek boyutta) ama şöyle belirtiyor: bunu yapabilecek bilim zaten var, mesele sadece yapma kararını almak.
Şöyle ifade ediyor: “Fizik yasaları, yakındaki yıldızlara posta pulu büyüklüğünde çipler göndermeyi mümkün kılıyor. Bir paraşüt üzerinde bu büyüklükte bir çip düşünün ve binlercesinin belki 800 megavatlık lazer enerjisiyle güçlendirilmiş olarak uzaya gönderilmesini sağlayın. Bu devasa lazer enerjisi kütlesini uzaya fırlatıp, tüm bu mini paraşütlere enerji vererek ışık hızının yaklaşık %20’sine kadar hızlandırmayı başarabilirsiniz.”
Warp motorları (ışık hızından daha hızlı uzay motoru) veya ışınlayıcılar gibi sadece bir bilimkurgu rüyası değil bu: “Bu, bugünkü teknoloji ile yapılabilir durumda, siyasi ve ekonomik şartları göz önünde bulundurarak alınacak bir karardan sonra tamamen mühendislik meselesi. Bu çiplerin ışık hızının %20’sine çıkarmanızı engelleyen hiçbir engel, hiçbir fizik kanunu yok.”
Hem hükümetin hem de özel kaynakların katılım düzeyi, öne sürülen bazı fikirlerin ardındaki vizyon ve para faktörü göz önüne alındığında, Dr. Kaku “uzay araştırmalarının altın çağına” girmek üzere olduğumuzu öne sürüyor.
Elbette, yarın bir milyon insanı Mars’a taşımaya çalışırsak karşılaşacağımız sorunların da farkında. Örneğin, Mars’ta bir milyon kişiye nasıl konut sağlanacağını veya orada o konutu inşa etmek için gerekli araçları nasıl elde edeceklerini çok az insanın açıkladığını belirtiyor. Cevabın kendi kendinin üretimini sağlayan robotlara güvenmek olabileceğini öne sürüyor Dr. Kaku, ancak bunun için önce icat edilmeleri lazım.
Moore Yasası olarak bilinen bilgisayar çiplerini daha ucuz, daha küçük ve daha hızlı hale getirmedeki ilerlemeler göz önüne alındığında, Dr. Kaku, her yerde her zaman insanlarla entegre olanlar da dâhil olmak üzere, ucuz bilgisayarlara erişmemizin an meselesi olduğunu öne sürüyor. Yüksek teknolojinin cesur yeni dünyasının bir görüntüsünü sunuyor:
Ayrıca, uzay çipleri ve ışık hızına yakın hızlarda uzay yolculuğu gibi konularda da gelişmeler olacağını öngörüyor.
2. Beyin Gücünün Artması: Kaku, beyin-bilgisayar arayüzleri sayesinde beynimizin yapabileceklerini artıracağımızı söylüyor.
Beynin Yapabileceklerini Arttıracağız
Beyin, düşünceyi, hafızayı, duyguyu, dokunmayı, motor becerileri, görmeyi, nefes almayı, sıcaklığı, açlığı ve vücudumuzu düzenleyen her işlemi kontrol eden karmaşık bir organdır.
Son birkaç on yıldır pek fark edilmese de insan vücudunu bilgisayarlarla çalıştırarak ve hatta çalışmayan vücut parçalarını makinelerle değiştirerek iyileştirmeye yönelik devam eden bir çaba var.
Dr. Kaku, örnek olarak arkadaşı ve meslektaşı Stephen Hawking‘den bahsediyor. Dr. Hawking’in konuşma yeteneği, 1985’te ağır bir zatürree vakası nedeniyle tamamen yok oldu. Ancak dünya çapında milyonlarca kişi, Dr. Hawking’i bir bilgisayar yardımıyla konuştuğunu gösteren görüntülerden tanıyor. Bu konuşmayı oluşturan bilgisayar başlangıçta elle kontrol edilirken daha sonra Dr. Hawking’in hareket kabiliyetindeki düşüşler, onun yüz ifadelerini ve beyin kalıplarını bilgisayar ekranındaki seçimlere göre tarayabilen sistemlerin geliştirilmesine vesile oldu.
Bu teknolojinin muazzam etkilerini gözden kaçırmak kolay ama Dr. Kaku bunu şöyle özetliyor: “Yani artık telepati yapabiliriz.”
Örneğin, internet erişimli kontakt lensler ile sınavlarda kopya çekebilmek veya randevularda karşıdaki kişinin geçmişi hakkında bilgi sahibi olmak mümkün olacak.
‘İnternet erişimli kontakt lenslerini satın alan ilk kişiler kim olabilir?
Final sınavlarına giren üniversite öğrencileri olacaktır tabii ki. Gözlerini kırpacaklar ve sınavımın tüm cevaplarını kontakt lenslerinde görecekler. Bu çok yararlı olabilir. Düşünün ki bir kokteyl partisindesiniz ve orada geleceğinizi etkileyebilecek çok önemli insanlar var ama onların kim olduklarını bilmiyorsanız, gelecekte herhangi bir kokteyl partisinde kime yalakalık yapacağınızı tam olarak bileceksiniz. Birbirinizi ilk defa tanıyacağınız bir randevuda da harika olabilirler. Çünkü buluştuğunuz kişi kendisinin bekâr, zengin ve başarılı olduğunu söyleyebilir. Ama lensiniz bu kişinin nafaka ödediğini, üç kez boşandığını ve tam bir ezik olduğunu söyleyebilir.’
Bu söylenenler Black Mirror dizisinden fırlamış düşünceler gibi görünse de, Dr. Kaku bu konuda iyimser görünüyor.
Kaku, uzay uçuşundan sinirbilime kadar çok çeşitli konularla ilgileniyor.
3. Kanser Tedavisi: Kaku, nanoteknoloji ve yapay zeka gibi gelişmelerin sayesinde kanseri yenebileceğimizi savunuyor.
Kanser hücrelerini tek tek hedef alan moleküller ve tuvaletlerin kanser teşhisi için kullanılabilmesi gibi yenilikler öngörüyor.
Kaku’nun tahminleri, bilim ve teknolojinin gelecekte nasıl gelişebileceğine dair heyecan verici bir bakış açısı sunuyor. Kanseri Yeneceğiz
İyi Haber: Kanser Yerçekimsiz Ortamda Yayılmakta Zorlanıyor
Kanser teşhisinin tam olarak ne kadar korkutucu ve insanlık tarihinin çoğu için böyle olduğunu, orada bulunmadıysanız tam olarak kavramak zordur. Çoğu hastane politikası gereği, kanserden ölmekte olan insanlara durumlarının ne kadar kötü olduğunu söylemez çünkü bu çok ümitsiz bir durumdur, yapabilecek pek bir şey yoktur.
Hâlâ kanser için bir çare bulamamış olsa da, bugünkü tedaviler, birkaç on yıl önce var olanlardan çok daha iyi.
Birçok vakada tedavi ve hasta görünümündeki tüm gelişmelere rağmen, bazı kanserler hala tam olarak tedavi edilebilir değildir. Örneğin pankreas kanseri ameliyatla tedavi edilemediğinde beş yıl hayatta kalma oranı %16’dır.
Ancak Dr. Kaku, kanseri temelli olarak yenmenin eşiğinde olduğumuzu ve bu sırada yeni bir bilimsel keşif çağına girdiğimizi savunuyor ve ekliyor:
‘Nano-teknoloji yardımıyla kanser hücrelerini tek tek hedef alan moleküller olacak ve bu kansere karşı en etkili koz olacak. Bir sonraki büyük adım ise tuvaletinizin akıllı hale gelmesi. Gelecekte, tuvaletiniz kansere karşı ilk savunma hattınız olacak çünkü vücut sıvılarınız- kan ve diğer sıvılar- vücudunuzda bir tümör oluşmadan yıllar önce birkaç yüz kanser hücresinin kanser kolonilerinin imzalarını içerebilir ve bu sayede erken önlemler alınabilir. Kanser soğuk algınlığı gibi olacak, yani nasıl bugün soğuk algınlığı ile yaşıyorsak, kanser ile de öyle yaşayacağız.’
Bilimin ve ilerlemenin bizi nereye götürebileceğini düşünmek her zaman eğlencelidir. Dr. Kaku haklıysa, büyük olasılıkla ziyaret etmenin hepimiz için daha iyi olacağı bir takım yerler var.
Michio Kaku gelecekte Mars’a şehirler inşa edeceğimizi ve kanserin sıradan bir soğuk algınlığı gibi olacağını öngörüyor.